Başbakan Yardımcısı Ali Babacan`ın katılımıyla Türkiye Bankalar Birliğinde yapılan basına kapalı toplantıda, Bankalar Birliği tarafından gerçekleştirilen sunumda, terörizmin finansmanının önlenmesi hakkında kanun tasarısının kısa sürede yasalaşması gerektiği belirtilerek, bankaların, kredi kartında tek limit uygulaması hakkında açıklama yapılmasını bekledikleri kaydedildi.
Sunumun öneriler bölümünde, bugüne kadar alınan önlemlerin ağırlıklı olarak kredilerin yavaşlatılmasına yönelik olduğu, bunun yanında tasarrufların artırılarak daha uzun vadeye yayılmasının da özendirilmesi gerektiği belirtildi.
Sigorta ve bireysel emeklilik fonlarının büyütülmesinin özendirilmesi, bu fonların kaynaklarının belli bir oranının bankalar tarafından ihraç edilen uzun vadeli menkul kıymetlere yatırılmasına imkan sağlanması gerektiği ifade edilen sunumda, uzun vadeli finansman kaynaklarından elde edilen gelirlere daha düşük stopaj uygulanması, uzun vadeli finansman kaynaklarının-banka bonosu ve tahvilleri-zorunlu karlılık oranlarının daha düşük tutulması, orta-uzun vadeli ticari kredilerin finansmanında kullanılacak kaynaklardaki maliyetlerin zorunlu karşılık yoluyla azaltılması gerektiği vurgulandı.
Zorunlu karşılıklara faiz ödenmelidir
Sürdürülebilir karlılık yoluyla banka sermayesinin büyütülmesi ve finansal istikrarın desteklenmesi gerektiği belirtilen sunumda, şu önerilerde bulunuldu:
"Zorunlu karşılıklara faiz ödenmelidir. Beklenenden daha hızlı yavaşlama ve/veya hızlı kaynak hareketlerinin olması durumunda zorunlu karşılıklar hızla düşürülmelidir. Sandıkların sosyal güvenlik sistemine devri mevcut kanuna göre bir an önce yapılmalıdır. Basel II`nin uygulanmasına başlandığında sermaye yeterliliği oranının hangi düzeyde olacağı şimdiden açıklanmalıdır.
Para, bankacılık ve maliye politikaları, eş zamanlı tasarlanmalı ve uygulanmalıdır
Bankacılık sektörünün diğer sektörlerden farklı olması dikkate alınarak düzenleme ve denetleme ile ilgili kurumlar bankacılıkla ilgili konularda daha yakın ve birlikte çalışmalıdır. Para, bankacılık ve maliye politikaları, eş zamanlı tasarlanmalı ve uygulanmalıdır. Borçlar Kanununda genel işlem şartları ile ilgili düzenleme AB uygulamalarına paralel hale getirilmelidir. Terörizmin finansmanının önlenmesi hakkında kanun tasarısı kısa sürede yasalaşmalıdır. Kredi kartında tek limit uygulaması hakkında açıklama yapılmasını bekliyoruz. Bankacılık sektöründe Hükümetimizin ve ilgili kurumlarımızın beklentilerini öğrenmek istiyoruz."
Sunumun sonuç bölümünde, fizibilitesi iyi olmayan yatırımların yurt içinden finansmanında; uzun vadeli kaynakların bulunabilirliği, bankaların özkaynaklarının yüksek olması, aracılık maliyetinin düşük olmasının bankacılık sektörü kaynaklarının yatırımlara, büyümeyi ve istihdamı destekleyici sektörlere yönlendirilmesi açısından önemli olduğu vurgulandı.
Sektöre ilişkin düzenlemelerin bankalara getirdiği ek yük 8 milyar 68 milyon TL
Büyüme için yatırımların sürdürülmesi gerektiği ancak tasarrufların yetersiz olduğu kaydedilen sunuma göre, 2011 yılında dünya ortalamasında tasarruf oranı yüzde 24,2, yatırım oranı yüzde 23,6 seviyesinde bulunurken, Türkiye`de bu oranlar sırasıyla yüzde 13,3 ve yüzde 22,5 düzeyinde yer alıyor.
Yatırımların finansmanında kredilerin önemi artış gösterirken, özel sektörün sabit sermaye yatırımları Kasım 2011`de GSYH`nın yüzde 17,6`sını oluşturdu.
Kredi kullanımında yurt içi bankaların ve TL`nin ağırlığının arttığı ifade edilen rapora göre, kurumsal kredilerin GSYH içindeki payına bakıldığında, 2002 yılında yurt içi bankaların yüzde 4`ü TL, yüzde 9`u yabancı para olmak üzere toplam yüzde 13 olan payı, Eylül 2011 itibariyle yüzde 21`i TL, yüzde 16`sı yabancı para olmak üzere yüzde 36`ya çıktı.
Sunumda şu ifadelere yer verildi:
"Ancak bankacılık sektörünün büyümeye katkısının sürmesi için özkaynaklarının güçlü olması gerekir. Türkiye büyüme ihtiyacı içinde olan bir ülke. Yatırımlar için sermaye ihtiyacı artıyor. Özel sektörün sermaye yatırımları ve kapasite artırımları desteklenmelidir. Önümüzdeki dönem yurt dışı finansman olanaklarının sınırlı kalacağı beklendiğinden ve sermaye piyasasına erişimin kısıtlı olmasından dolayı özelleştirmelerde ve altyapı yatırımlarının finansmanında bankalardan kaynak talebi daha da artabilecektir. Finansman açısından bu desteğin bankalar tarafından sürdürülmesi için bankaların özkaynaklarının büyümesi ve güçlü olması gerekir."
Bankacılık sektörünün İMKB-100 içindeki ağırlığı geriledi
Sunuma göre, bankaların özkaynak karlılığı yıllık düzeyde 2009 yılında yüzde 18,2, 2010 yılında yüzde 16,4 iken, Ekim 2011 itibariyle yüzde 13,8`e geriledi.
Bankaların özkaynakları ise 2009 yılında 71,7 milyar dolar, 2010 yılında 83,7 milyar dolar, Ekim 2011`de ise 78,6 milyar dolar oldu.
Bankacılık sektörünün İMKB-100 içindeki ağırlığının gerilediğine işaret edilen sunumda, Eylül 2010`dan sonra başlayan gerileme sonucunda bankaların toplam piyasa değerinin, İMKB-100`ün toplam piyasa değerine oranı yüzde 42`nin altına geriledi.
Zorunlu karşılık artışı 4 milyar lira ek yük getirdi
Sunumda verilen bilgilere göre, düzenlemelerin bankalara getirdiği ek yükler toplam 8 milyar 68 milyon lira olarak gerçekleşti.
Bunun içinde zorunlu karşılık artışı 4 milyar lira, zorunlu karşılıklara faizin sıfır olması 1,2 milyar lira, ihtiyaç kredisi genel karşılık oranı 1,2 milyar lira yük getirdi.