Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün:
"Türkiye`de hem içten yanmalı motorlu hem de elektrikli araçlarda yerli bir marka ve model sürecini teşvik ediyoruz"
"Türkiye`de çıkacak markanın elektrikli araç olması veya içten yanmalı motorlu bir araç olması bizim açımızdan fark etmiyor. Sektörü iki açıdan da teşvik eden iki açıdan da destekleyen bir yaklaşım içindeyiz"
"Elektrikli otomobillerle ilgili henüz daha son sözler söylenmedi. Daha alınması gereken mesafeler var"
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün,Türkiye`de hem içten yanmalı motorlu hem de elektrikli araçlarda yerli bir marka ve model sürecini teşvik ettiklerini belirterek, "Türkiye`de çıkacak markanın elektrikli araç olması veya içten yanmalı motorlu bir araç olması bizim açımızdan fark etmiyor. Sektörü iki açıdan da teşvik eden iki açıdan da destekleyen bir yaklaşım içindeyiz" dedi.
Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı`nda düzenlenen Dünya Türk Girişimciler Kurultayı`nda gerçekleştirilen ve katılımcılardan gelen soruların yanıtlandığı "Bakanlar Oturumu" nda konuşan Ergün, 2012 yılından itibaren bugün iş adamlarının bir araya geldiği gibi dünyadaki Türk bilim adamlarının da bir araya geleceği bir büyük organizasyonu gerçekleştirmeye başlayacakları kaydetti.
Ergün, "Türkiye`de üretilecek yerli otomobile ilişkin bir soru üzerine" Otomotiv sektöründe Türkiye`nin 50 yıllık bir birikimi bulunduğunu, otomotiv sektöründe Türkiye`nin çok güçlü bir yan sanayisinin ve teknolojik birikimin ortaya çıktığını anlatarak, ancak bu 50 yıllık deneyimin içinde zaman zaman bazı denemeler olsa da milli bir marka ve model oluşturma konusunda başarı elde edilemediğini ifade etti.
Bugün, 50 yıllık birikimden sonra artık hükümetin programına da yerli otomobil üretilmesi konusunun girdiğini belirten Ergün, önümüzdeki süreçte yerli bir marka ve modelin hem iç pazara hem de dünya pazarlarına sunulması için gereken çalışmaları başlattıklarını hatırlattı.
Bakan Ergün, hem içten yanmalı motorlarda, hem de elektrikli araçlarda bu atılımın birlikte yapılabileceğini ifade ederek, 2010 yılında Türkiye`nin iç pazarında 510 bin otomobil satışı gerçekleştirildiğini, 2011 yılında bu rakamın 600 bin adet rakamını geçeceğini ve birkaç yıl sonra da sadece otomobildeki iç pazarın 1 milyon adetlik rakamı aşacağını kaydetti.
İç pazarın sadece yüzde 30`unun Türkiye`de üretilen otomobiller tarafından karşılandığına işaret eden Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye`de iç pazar, Türkiye`de üretilen otomobiller tarafından tatmin edilemiyor. Yüzde 70 oranında ithalatla karşılanıyor. Müşteri taleplerini karşılayan model ve markalar olarak burada yeterli üretimi gerçekleştiremediğini görüyoruz. Bu nedenle hem dünyadaki diğer markalara Türkiye`de yeni yatırım yapma davetimizi tekrarlıyoruz hem de artık bu büyüyen pazarda Türkiye`nin kendi marka ve modelini oluşturma konusunda da çok avantajlı bir konumda olduğunu görüyoruz.
Tasarımdan üretim aşamasına kadar her şeyi yapabilecek güçlü bir yan sanayiye sahibiz. Yan sanayideki firmalarımız dünyanın hemen hemen tüm markalarına otomotiv yan sanayiyle ilgili parçaları üretme imkanına sahiptirler. Yeter ki Türkiye`de yeni bir organizasyon, yeni bir çalışmayla bu mesele bir noktaya bağlanabilsin. Bu noktada özel sektörü teşvik ediyoruz. Her türlü önlerindeki engeli kaldırma çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah 2012 yılındaki yeni teşvik sistemininde ortaya çıkmasıyla bu konudaki adımlar netleşmiş olacaktır. Kuşkusuz elektrikli araçlarda da aynı teşvikler devam etmektedir.``
"ELEKTRİKLİ OTOMOBİLLERDE SON SÖZ SÖYLENMEDİ"
Nihat Ergün, yeni uygulamaya koydukları vergi teşviki ile zaten elektrikli araçların kullanımını teşvike başladıklarını dile getirerek, 1600 CC`ye kadar olan motorlarda ÖTV yüzde 37 uygulanırken, bu oranın elektrikli araçlarda yüzde 3`e indirildiğini hatırlattı.
Elektrikli otomobillerin kullanımıyla ilgili çok ciddi teşvik adımı atıldığını ifade eden Ergün, şunları kaydetti:
"Ancak elektrikli otomobillerle ilgili henüz daha son sözler söylenmedi. Daha alınması gereken mesafeler var, bataryanın süresi, aracın hızı, aracın batarya ile yapacağı kilometre gibi, daha alınması gereken mesafeler var. ARGE çalışmaları özellikle elektrikli araçlarda çok daha yoğunu bir şekilde devam ediyor.
Bunlar Türkiye`de de devam etmektedir. Dolayısıyla bizim Türkiye`de hem içten yanmalı hem de elektrikli araçlarda yerli bir marka ve model sürecini teşvik ettiğimiz bilinmektedir. Onun için Türkiye`de çıkacak markanın elektrikli araç olması veya içten yanmalı motorlu bir araç olması bizim açımızdan fark etmiyor, sektörü iki açıdan da teşvik eden iki açıdan da destekleyen bir yaklaşım içindeyiz``
500 GENCE 100 BİN LİRA HİBE...
Bakan Ergün, Türkiye`nin rekabet avantajının ucuz işgücünde, ucuz hammaddede ve ucuz enerjide olmadığına işaret ederek, Türkiye`nin buralarda rekabet üstünlüğü ararsa yakalayamayacağını ve bulamayacağını kaydetti.
Türkiye`nin rekabet avantajının daha ilerde olduğunu, Türkiye`nin ARGE`ye, inovasyona, tasarıma, markalaşmaya önem vermesi gerektiğini ve buralarda avantaj elde edebileceğini anlatan Ergün, 2023 vizyonu çerçevesinde Türkiye`de kamu ve özel sektör olarak, Gayri Safi Milli Hasıla`nın (GSMH) yüzde 3`ü kadar bir payı ARGE`ye ayırmak istediklerini belirtti.
Bakan Ergün, 2017 yılında GSMH`ya ayrılan payı yüzde 2`ye çıkarmak istediklerini bildirerek, bunun çoğunluğunun da özel sektörün yapmasını istediklerini dile getirdi.
Bundan 7-8 yıl evvel Türkiye`de GSMH`nın binde 40`ı kadar bir rakamın ARGE`ye ayrıldığını ifade eden Ergün, bugün ise bu oranın binde 85 oranına çıktığını söyledi. 9 yıl evvel Türkiye`nin GSMH`sinin 230 milyar dolar seviyesinde olduğunu anımsatan Ergün, 230 milyarın binde 40`ı kadar bir rakamın ARGE`ye ayrıldığını, bugün Türkiye`nin GSMH`sinin 740 milyar dolar seviyesine geldiğini, bunun binde 85`i kadar bir rakamın ARGE`ye ayrıldığını belirtti.
Nihat Ergün, 2023 yılında Türkiye`nin Milli Gelir hedefinin 2 trilyon dolar olduğunu, 2 trilyon doların yüzde 3`ü kadar bir rakamın ARGE`ye ayrıldığı düşünülürse, Türkiye`nin inavosyon, ARGE ve tasarım kabiliyetinin de boyutlarda olacağını bu rakamın ortaya koyduğunu anlattı.
Bundan 10 yıl önce Türkiye`de sadece iki tane teknoloji geliştirme bölgesi olduğunu anımsatan Ergün, bugün ise 40`dan fazla teknoloji geliştirme bölgesi olduğunu, yine bugün 107 tane büyük firmanın ARGE merkezi açtığını ve 15 binden fazla ARGE elemanının çalıştığını kaydetti.
Nihat Ergün, "Bugün Türkiye`de her yıl 500 gencimizi 100 bin lira hibe desteği vererek desteklemeye devam ediyoruz. Ve bu çocuklar teknoparklarda teknolojik araştırmalarına ve ürün geliştirmelerine devam etmektedirler" dedi.